Beyaz Örtü

M.Medet SOLMAZ

Bismihi Teâlâ

Her şeyin zıttı ile anlaşıldığı tekâmüle erdiği değişmeyen realitedir.

Yani gündüz geceyle, sıcak soğukla, yaz kış ile…

Başka deyişle hasımlar birbirine gebe!..

Zaten varlığını da bir bakıma buna borçlu…

Eşyada, varlıkta böyle yadsınmaz bir determinist çehre mevcuttur.

Ne zaman ki tabii ortamdan suni ortama geçtik;

Doğaya karşı, tabiata kaşı lakayt kaldık.

Açıkçası düşünce, fikir yoksunluğuna büründük.

Zaten büyük erdem olarak atfedilen tefekkür eylemi de;

Fikr etmektir, düşünüş biçimidir. Ardından derk etmektir.

Büyük düşünce adamı Şehit Ali Şeriatı,

Yağmur karşısında ilginç karşılaştırma yapar:

Tarımla uğraşan kır insanı yağmuru büyük bir bereket ve rahmet esini olarak görür.

Kent insanı teknolojik bir hadise olarak addeder.

İşte asıl aymazlık bu olsa gerek!...

Kar;

Deyim yerindeyse tabiatın yüz akı…

Doğanının üzerine çekilen beyaz örtü,

Temiz ve ak,

Belki de kiri ve karartıyı kamufle eden güzel örtü…

Kimi zaman gelişine hasret kaldığımız,

Çoğu zaman çocuklar için eğlenceli zemin sunan,

Her yaştaki bireye zevk tattıran

Kış manzarasının mürekkebi!...

Karın bir güzelliği daha var:

Hani aylarca yerde kaldığını düşünün,

Öyle kalın kalın kütleler,

Kat kat üst üste oturduğu,

Katmerleştiği ve tüm doğasıyla görüldüğü,

andan sonra baharın gelişini müjdeleyen cemreyle,

birlikte aheste aheste erimeye yüz tuttuğu,

aylarca özlediğimiz toprağa kavuşmanın heyecanı,

karın ardından topraktan çıkan o buhar ve koku

ne kadar  enfesçe…!

Asıl olarak;

Kış karla güzeldir.

Tabiatı da belki budur.

Toprak, karla örtünmek istemez mi?

Toprağın içindekiler ve üstündekiler istemez mi?

En önemlisi toprağın üstündeki bizler de istemez miyiz?

Kalın sağlıcakla…

Paylaş: