BU KADAR KAN DEMOKRASİ İÇİNMİŞ!

PKK’nin Türkiye’de yaşanan Kürt sorunuyla ne kadar ilişkili olduğu konusu eskiden beri tartışılır. İşin aslı ismi haricinde klasik bir sol örgüttür PKK.

BU KADAR KAN DEMOKRASİ İÇİNMİŞ!

Advert

“Kürdistan İşçi Partisi” olarak düşündüğünüzde ise Kemalist rejimin inkar, asimilasyon ve yok sayma siyasetine karşı politikalar üretmek yerine işçi eksenli bir “Romantik komünist devrimci” tiplemesiyle karşı karşıya kalıyorsunuz.

İdeolojik eğitim adı altında “Bilimsel sosyalizm” denilen içi boş ve kısmen Stalin’den, kısmen de Enver Hoca’dan apartılan görüşler dikte edilmekte, aykırı hiçbir sese ve görüşe tahammül edilmiyor.

Bazen yerel ve dini motiflere de ihtiyaç duyulduğunda “makam düşkünü” kimi “düşkün”lere alan açılmakta; ama kısa sürede “öze dönüş” yapılmaktadır.

Bu arada siyasi alana sürülenlerin üzerinde yoğun bir “silahlı örgüt vesayeti” oluşturulduğu için “çok uyumlu” bir görüntü ortaya çıkmaktadır.

Evet, Bilici’nin dediği gibi “HDP, PKK’nin memurudur.”

Son seçimde yaşananlar bazılarının “kral çıplak” demesine yol açtığı ve şok yaşayan HDP’den kayda değer bir açıklama gelmediği için devreye yine PKK girdi.

Mustafa Karasu, şunları söylemiş:

“HDP sadece Kürtlerin partisi değildir. Türkiye’yi demokratikleştirme temelinde başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere tüm ezilenleri ve emekçileri özgür ve demokratik yaşama kavuşturmanın partisidir.”

“HDP’nin kuruluş felsefesi ve fikriyatının en önemli boyutu olan Türkiyeli demokrasi güçleriyle birleşme ve ittifak kurma aleyhine bir kampanya yürütme esasında Kürt halkının özgürlük mücadelesini zayıflatma saldırısıdır.”

Demek ki, bütün mesele Türkiye’nin demokratikleşmesi imiş.

40 yıldır dökülen bu kadar kan, demokrasi içinmiş!

“Demokrasi güçleriyle ittifak” diye CHP’ye verilen desteği savunuyor Karasu.

HDP’nin kuruluş felsefesinden söz ederken herhalde CHP’nin kuruluş felsefesinden, inkarcı ve asimilasyoncu politikasından, halen kuruluş felsefesindeki 6 oktan vazgeçmediğinden de haberdardır Karasu.

Ve evet, işte geldiğimiz nokta!

15 bini aşkın iç infaz, hendeklere kurban edilen 7 bin Kürt genci, katledilen çocuklar…

Tüm bunlar Kemalist ilkeler ışığında “Türkiye’nin demokratikleşmesi” içinmiş.

Ne diyordu şarkıcı:

Lo me çikir me çikir

Me Xwelî li ser ê xwe kir

Halen yaşananlar için “Kürt özgürlük mücadelesi” diyenlere söyleyecek tek sözüm var:

Xwelî li ser ê we be!

 

 

Advert

Paylaş: