Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ülkelerin Vatikan'da bir araya geldiğine işaret ederek, "Bu gelişmeler bir şeyi çağrıştırıyor; hayırdır, Vatikan'da niye bir araya geldiniz? Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ülkelerin Vatikan'da bir araya geldiğine işaret ederek,

Advert

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Sancaktepe’de toplu açılış törenine katılarak bir konuşma yaptı.

Türkiye’ye, Türk bakanlara ve ülkelerindeki Türkiye vatandaşlarına yaptıklarına karşılık dile getirdiği ‘Nazi’ benzetmesinden Hollanda, Almanya, Avusturya ve İsviçre yetkililerinin rahatsızlıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nasıl söylemeyeyim, bizim Almanya’daki camilerimizin duvarlarına gamalı haç işaretlerini çizenler siz değil misiniz? Camilerimizi yakıp-yıkanlar siz değil misiniz? Solingen faciasını yapanlar siz değil misiniz? NSU davası hâla devam ediyor, niye bitirmiyorsunuz? 4 bin 500 PKK dosyası verdim, niye çözmüyorsunuz?” sorularını yöneltti ve geciken adaletin, adalet olmadığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kapaklarında terörist güzellemeleri yapan yabancı medya hiç geri duruyor mu? Nitekim geri kalmadılar, maskelerini indirme pahasına, gizli niyetlerini ifşa etme pahasına hemen bu şer cephesinin arkasında saf tuttular. Her gün manşetlerinden şimdi Türkçe olarak ‘hayır’ çağrısı yapıyorlar. Almanya’nın dünyaca meşhur en büyük gazetesi ‘hayır’ çağrısı yapıyor. Bakıyorsunuz İsviçre’de aynı şekilde ve İsviçre daha da ileri gitti, şu anda kendi Sol Halk Partileriyle Türkiye’nin oradaki teröristleri bir araya gelip yürüyüş yaptılar. İsviçre Parlamentosunda benim resmimi oraya asıyorlar ve yanına silahı da şakağa dayıyorlar, bu şekilde İsviçre Parlamentosu buna ses dahi çıkarmıyor. Şu anda Dışişleri Bakanlığımız gereken bu noktada ilişkileri kurmuş vaziyette, bizler de tabii ki bunun karşılığında gereğini yapacağız.”

"Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi"

Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Vatikan’da bir araya geldiklerine değinerek, “Bu gelişmeler bir şeyi çağrıştırıyor? Hayırdır, Vatikan’da niye bir araya geldiniz? Papa’nın huzurunda niye bir araya geldiniz? Papa ne zamandan beri Avrupa Birliği üyesi oldu?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Ah, Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi; bu, budur. Bize bugüne kadar ne dediler? ‘İkide bir bize böyle diyorsunuz, ama böyle bir şey yok.’ Evet, siz Türkiye’yi Müslüman olduğu için içeri almıyorsunuz. Ve enteresan, bu toplantıya sosyal demokratlar da katılıyor, Hristiyan demokratlar da katılıyor; Allah Allah nasıl bir iştir? Şimdi ben bunları konuştum ya, siz yarın seyredin, ‘Biz Vatikan’a seyahate gitmiştik, orada Papa’yı da bir görelim dedik, yaptığımız buydu’ demeye başlarlar. Siz kime bunu yutturacaksınız, geçin bu işleri, hayatınız hep bunlarla geçti zaten.”

"Ülkemizi Avrupa Birliği’nden çıkarmakla, askerimize silah satmamakla tehdit etmeye başladılar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dikkat edin, Avrupa’da sıfatı ne olursa olsun her eline mikrofonu alan hayır propagandası yapıyor. Şimdi de bizi, ülkemizi Avrupa Birliği’nden çıkarmakla, askerimize silah satmamakla tehdit etmeye başladılar. DEAŞ’a kazaen verecek silahları var, YPG’li teröristlere verecek silahları var, PKK’lı canilere verecek silahları var, eli kanlı diktatörlere verecek silahları var, fakat NATO’da müttefiki olan, son 2 yılda yüzlerce vatandaşını ve güvenlik görevlisini DEAŞ, PKK, FETÖ saldırısında kaybeden Türkiye’ye gelince silah yok. Üstelik biz onlardan hibe istemiyoruz ha, paramızla istiyoruz, paramızla istediğimiz hâlde maalesef yok. Neymiş? Kongreden izin çıkmamış. Terör örgütleri için nasıl çıkıyor? Terör örgütleri için peşinen zaten bunlara ‘silah yardımı yapılamaz’ diye kararlar var, uluslararası anlaşmalar da var, uluslararası hukuk da var, nasıl yapıyorsunuz? Size yazıklar olsun. Unutmayın yılanla çuvala giren, ısırılmaktan kurtulmaz, bunu böyle bilin. Teröristlere verdikleri silahlar, gün gelecek onlara dönecektir ama Türkiye'ye sattıkları silahlar, müttefiklik ilişkisi içinde onları da koruyacaktır. Bu gerçeği unutanlara artık söyleyecek sözümüz kalmamıştır."

Eski Türkiye olsa bu tehditlerin muhakkak işe yarayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1990'ların Türkiye’si, bunlar silah satmadığı zaman terörle mücadelesini yürütemeyecek bir ülkeydi. Ancak artık o Türkiye yok. Çünkü o zaman savunma sanayinde yüzde 80'in üzerinde dışa bağımlı bir Türkiye vardı. Tanktan topa, füzeden kurşuna, her şeyi onlardan aldığımız için adeta silahlarının kumandası yabancı ellerde olan bir devlettik. Paramızla dahi silah alamadığımız Kıbrıs Harekâtında olduğu gibi, aleni terörle mücadelede olduğu gibi, örtülü ambargolara muhatap olduğumuz dönemleri unutmadık, unutamayız. O dönemde sadece savunma sanayinde değil, her alanda dışarıya bağımlı bir ülkeydik. Hamdolsun, artık böyle bir Türkiye yok. Bitti o işler” değerlendirmesinde bulundu.

“Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir”

Engellere, tehditlere aldırmadan Türkiye’ye gece gündüz hizmet eden bir zihniyetin hükûmetiyle bu başarıların elde edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bakıyorsunuz ana muhalefetin başındaki zat, Türkiye'nin son 14 yıllık başarı hikâyesini örnek göstererek, Cumhurbaşkanlığı Sistemine karşı çıkıyor. Her projemize karşı çıkan,'REJIM değişiyor, ülke elden gidiyor' diye tüm demokratikleşme adımlarımızı sabote eden kendileri değilmiş gibi şimdi bizim başarılarımızı örnek gösterip, yine bizi engellemeye çalışıyor. Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir. Hiç kimse duymak istemeyen kadar sağır değildir. Bunlar da 14 yıldır gözlerini, kulaklarını, gönüllerini bu ülkeye kapatmışlardır. Biraz geç kalmış olsalar da kafalarını kumdan çıkarmalarından elbette biz büyük mutluluk duyuyoruz; ancak yine de kendilerini toparlamaları biraz zaman alacağa benziyor. Hâlâ üçüncü sınıf şark kurnazlığıyla milletimizin aklını çelebileceklerini zannediyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

“Madem sistem çok iyiydi de neden her 10 yılda bir müdahalelere kapı aralandı?”

"Madem sistem çok iyiydi de neden her 10 yılda bir darbelere, muhtıralara, müdahalelere kapı aralandı? Madem mevcut sistem istikrar üretiyordu o zaman niçin bu ülke kelebek ömürlü hükûmetlerle yönetildi?" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çok partili sisteme geçtiğinden bu yana 48 hükûmet kurulduğunu, 24 günlük, 38 günlük, 2 aylık, 4 aylık, 5 aylık hükûmetlere şahit olduğunu hatırlattı ve "Böyle bir ülkede istikrar, kalkınma olur mu? Bakanlar daha koltuklarına oturmadan, altındaki müsteşar, genel müdür, daire başkanıyla tanışmadan yerine başkası geliyor. Böyle bir ülke, belirli hedeflere odaklanmış olarak yönetilebilir mi? Böyle bir ülkede seçilmiş siyasetçiye altındaki kadrolar itibar eder mi? Hepsinden önemlisi böyle bir ülkeye yatırım gelir mi? Güven olur mu? Elbette olmaz. Bizden önce yıllık ortalama yatırım 1 milyar dolardı, biz 23 milyar doları yakaladık. Çünkü güven vardı." şeklinde konuştu.

“Son 14 yıldaki güven ve istikrar ortamını anayasal garanti altına alıyoruz”

16 Nisan'daki halk oylamasında sorunun tamamen ortadan kaldırılacağına işaret ederek, "Şahsi gayretlerimizle sağladığımız son 14 yıldaki güven ve istikrar ortamını artık anayasal garanti altına alıyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede hayırcı kim?" diye sordu ve şu sözlere yer verdi: "Dağdakiler, İmralı, Kandil, Pensilvanya 'hayır' diyor. Bitmedi, bir de burada 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne, Osmangazi Köprüsü'ne, 3 senede 200 milyon insanın geçtiği Marmaray'a, Avrasya Tüneli'ne 'hayır' diyenler var mıydı? 'Hayır' diyenler bunlar işte. Bunlara bu ülkenin faydasına olacak hiçbir işi kabul ettiremezsiniz."

Advert

Paylaş: